Vazife Malullüğü Nedir ? Vazife Malullüğünün Şartları Nelerdir ve Kimler Vazife Malulü Olabilir?
VAZİFE MALULLÜĞÜ NEDİR ?
Vazife Malullüğü , kamu görevlilerinin görevlerini yapmakta iken görevlerinden kaynaklanan çeşitli sebep ve tesir ile veya işyerlerinde meydana gelen kazalar nedeniyle yürüttükleri görevleri etkileyecek derecede “malul” olmaları veya vefat etmeleri halinde haklarında uygulanacak hükümlerin belirlendiği bir statüdür.
VAZİFE MALULÜ KİME DENİR ?
- Vazifelerini yaptıkları sırada,
- Vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden,
- Kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken,
- İdarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında,
- İşyerinde meydana gelen kazadan,
doğmuş olursa, buna vazife malullüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denilmektedir.
Vazife malullüğünün bir çok çeşidi olmakla birlikte bunların hakları kendi içlerinde farklı farklıdır. Örnek olarak ''Harp Malullüğü'' , ''3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununa Göre Vazife Malullüğü'' ''2330 sayılı kanun kapsamında vazife malullüğü'' gibi sınıflar değerlendirilebilir.
Yukarıdaki sınıflara göre değerlendirilen malullük kararı , tabi olunan kanunun içeriğine göre ilgiliye haklar sunmaktadır. Örnek olarak 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununa göre Vazife Malulü olan bir askeri personelin terörle mücadele tazminatı alma hakkı , istihdam hakkı gibi hakları doğmuş olacaktır. Dolayısıyla her vazife malullüğü kendi içerisinde tabi olunan kanuna göre haklar sunmaktadır.
VAZİFE MALULLÜĞÜ BAŞVURUSU NASIL YAPILIR ?
Haklarında adi malullük kararı verilenler veya verilen vazife malullüğü kararının derecesini , tabi olunan kanunu yeterli görmeyenler ya da haklarında hiç malullük kararı verilmemiş olanlar bu başvuruyu yapabilir. Haklarında verilen malullük kararına karşı Sosyal Güvenlik Kurumu Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığına itiraz / başvuruda bulunulabilir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir başka husus , eğer ilgili başvuru vekaleten yapılacaksa mutlaka içerisinde ''Sosyal Güvenlik Kurumu ' na Başvurma Yetkisi''' açıkça mevcut olmalıdır. Aksi takdirde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından özel yetkili vekaletname talep edilerek başvuru sonuçlandırma süresi uzatılmış olacaktır.
Başvurunun ardından Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulunca başvurucu hakkında malullük ile ilgili bir karar verilir. İlgili karara itiraz üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından başvurucunun malullük durumu yeniden değerlendirilir. Bu aşamada da istenilen sonuç alınmadığı takdirde dava açma yoluna gidilebilir.
VAZİFE MALULLÜĞÜ DAVASI HANGİ SÜREDE AÇILMALIDIR ?
Vazife Malullüğü farklı kanunlarda düzenlenmiş ve bireysel olarak herkesin tabi olduğu kanuna göre hüküm / sonuç doğuracağı için bu konuda kesin bir dava açma süresinden bahsedilemez. Ancak şu hususa dikkat edilmelidir ;
Özellikle idare mahkemelerinde açılacak vazife malullüğü konulu davalarda İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. Maddesi gereğince idarenin 30 gün içerisinde başvuruya cevap vermemesi durumunun zımni ret kabul edilmesi ve bu sürenin bitiminin ardından 60 günlük içerisinde dava açılabilmesidir. Tabi ki ilgili dava açma süresi içerisinde idarenin vereceği cevap üzerine de 60 günlük yeni dava açma süresi kullanılabilmektedir.
VAZİFE MALULLÜĞÜ DAVASI HANGİ MAHKEMEDE AÇILMALIDIR ?
Anayasa Mahkemesince verilen 22.12.2011 tarih ve E:2010/65, K:2011/169 sayılı kararda; 5510 sayılı Kanuna 5754 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 4. maddenin yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Kanun kapsamında bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği belirtilmiş; 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasaya aykırılık görülmemiştir.
Görüleceği üzere, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce memur ve diğer kamu görevlileri ile bunların hak sahiplerine ilişkin olarak tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde, bunlar dışında kalan sigortalılar ve bunların hak sahipleri hakkında tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların ise adli yargı yerinde bulunan yetkili iş mahkemelerinde çözümleneceği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla sigortalılık başlangıç tarihleri 01.10.2008 tarihinde önce olanlar için görevli mahkeme idare mahkemesi iken bu tarihten sonra sigortalı bulunanlar için görevli mahkeme iş mahkemeleridir.
5434 SAYILI KANUNUN 48. MADDESİ GEREĞİ VAZİFE MALULLÜĞÜNÜ OLUMSUZ ETKİLEYEN KOŞULLAR
(HAKLARINDA ADİ MALULLÜK KARARI VERİLİR)
- Vazife Malullüğünün Keyif Verici İçki veHer Çeşit Madde Kullanmaktan Doğmuş Olması
- Vazife Malullüğünün Kanun , Tüzük ve Emir Dışı Hareket Etmiş Olmaktan veya Yasak Fiilleri Yapmaktan Doğması
- Vazife Malullüğünün Kendisine veya Bakasına Yarar Sağlamaktan Ya da Zarar Vermek Maksadından Doğması
- Vazife Malullüğünün İntihara Teşebbüsten Doğmuş Olması
VAZİFE MALULLÜĞÜ İLE İLGİLİ MEVZUAT
5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 44. maddesinde; "Her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere (Malül) denir ve haklarında bu kanunun malüllüğe ait hükümleri uygulanır." hükmüne,
aynı Kanunun 45. maddesinde; "44 üncü maddede yazılı malüllük; a) İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden doğmuş olursa; b) Vazifeleri dışında kurumların verdiği her hangi bir kuruma ait başka işleri yaparken, bu işlerden doğmuş olursa; c) Kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (Maksadın ilgili kurumlarca kabul edilmesi şartıyla); ç) Fabrika, atelye ve benzeri işyerlerinde, işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa; Buna (Vazife malüllüğü) ve bunlara uğrayanlara da (Vazife malülü) denir." hükmüne,
47. maddesinde; " Vazifelerini yapamıyacak derecede hastalığa uğrayanlardan hastalıkları kanunlarında tâyin edilen müddetlerden fazla devam edenler, hastalıklarının mahiyetlerine ve doğuş sebeplerine göre (Adi Mâlûl) veya (Vazife mâlûlü) sayılırlar. Fiilî hizmet müddetleri ne olursa olsun çeşitli hizmetliler için bu müddetler en çok (2) aydır. Kanunlarında yazılı müddetlerden evvel geçen hastalıkların en çok bir yıl içinde nüksetmeleri halinde yukarki hükümler eski ve yeni hastalık müddetleri toplamına göre uygulanır. Tedavisi imkânsız olduğu raporla belirtilen hastalıklara uğrayanlar hastalıklarının mahiyet ve doğuş sebeplerine göre, yukarki müddetlerin bitmesi beklenmeksizin rapor tarihinden itibaren (Adi mâlûl) veya (Vazife mâlûlü) sayılırlar." hükmüne,
52. maddesinde; "Vazife malullükleri 6 derecedir. Bu malullüklerin nevileriyle dereceleri tüzükle belirtilir. Tüzükte gösterilenler dışında görülecek malullüklerin hangi dereceye girecekleri sağlık kurulunca tayin olunur." hükmüne,
56. maddesinde ise; ''Muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silah altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde (serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında, Yedek Subay okulu öğrencilerinin gerek okulda, gerek okuldan evvelki hazırlık kıtasında vazife malulü olmaları halinde, kendilerine, öğrenim durumlarına göre, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde tespit edilen giriş derece ve kademe tutarlarının, daha önce Devlet Memuriyetinde bulunmuş olanlardan kazanılmış hak aylıkları veya emekli keseneğine esas aylıkları, sözü edilen giriş derece ve kademe tutarının üzerinde olanlara bu aylıkları emeklilik gösterge tablosunda karşılığı olan derece ve kademe tutarının,%70'i üzerinden aylık bağlanır. Bu suretle bağlanacak aylıklarına, maluliyet derecelerine göre, 55 nci maddede gösterilen nispetlerde zam yapılır. Askerlik vazifesini veya yedek subaylık hizmetini başkasının yerine yaptığı anlaşılanlara aylık bağlanmaz.'' hükmüne yer verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 18. Maddesinde;
İlgili kanunlarında düzenleme yapılıncaya kadar; a) 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilenlerden bu Kanunla yürürlükten kaldırılan maddeleri dahil 5434 sayılı Kanuna göre vazife veya harp malûlü sayılması gerekenlerin ve Türk Silâhlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından görevlendirildiği tarihte uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak çalışmayanlardan bu Kanunla yürürlükten kaldırılan maddeleri dahil 5434 sayılı Kanuna göre harp malûlü sayılması gerekenlerin kendileri ile bunların dul ve yetimlerine bağlanacak aylıklar hakkında bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
VAZİFE MALULLÜĞÜ ÖRNEK KARARLAR
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022 / 13505 E. Ve 2023 / 4659 K. Numaralı 02.05.2023 tarihli kararında ;
''Vefat eden ...’un Yenifoça Jandarma Komando Teröristle Mücadele Harekatı Okul Komutanlığında Kursiyer Jandarma Uzman Onbaşı olarak görev yaptığı, 06.06.2017 tarihinde tabur içtima alanında 14.30 da fenalaşarak yere düştüğü, yapılan tüm tıbbi müdahalelere rağmen yaşamını yitirdiği, bu şekliyle gerçekleşen ölüm olayının görev esnasında vazifenin icrası sırasında meydana geldiği, her ne kadar Adli Tıp Kurumu raporunda; ölümün kalp damar hastalığı sonucu meydana gelmiş olduğu yönünde tespit yapılmış ise de, idari tahkikat raporunda da; müteveffanın sivil yaşantısında “Minumum Mitral Yetmezlik. Minumum Triküscit Yetmezlik ve Pulmoner Kapakta Hafif Yetmezlik" rahatsızlığının bulunduğu ve BBMM Baştabibi J. Tbp Bnb. Aydın Doğan ile anılan rahatsızlık ile ilgili yapılan mülakatta; "Kalpte bulunan dört kapağın üçünün arızalı olduğu” bilgisine ulaşıldığı, vefat olayının ölenin kursa katılmadan önceki rahatsızlığının aninden nüksetmesi sonucu gerçekleştiği kanaati belirtilmiş ise de, vefat edene “Komando Uzman Erbaş Olur” raporunun verildiği, uzman onbaşı olarak atamasının yapıldığı, ölüm olayından önce kalp hastası olduğuna ilişkin dosyada delil olmadığı, kaldı ki 5510 sayılı Kanun'un 47 nci maddesinde vefat olayında doğrudan görevinin neden ve etkisinin bulunup bulunmamasının vazife malullüğü aylığı bağlanması için koşul olarak sayılmadığı anlaşılmakla, hak sahibi davacılara ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren vazife malullüğü aylığı bağlanması gerektiği kanaatine varılarak,
Davanın kabulü ile,
....
ONANMASINA , ''
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2023/13122 E. , 2024/1768 K. ,26.02.2024 tarihli kararı ;
Davacının 01.10.2008 sonrasında memur olduğu, halen Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğünde bilgisayar işletmeni olarak görevli olduğu, 22.10.2017 tarihinde de Koruma Büro Amirliğinde polis olarak çalıştığı, ancak 22.10.2017 - 23.10.2017 tarihleri arasında geçici çevik kuvvet olarak görevlendirildiği, aynı gün ikinci bir emirle takviye unsur olarak Galatasaray - Fenerbahçe futbol müsabakasında görevlendirildiği, görev bitimine yakın bir zamanda Seyrantepe metro istasyonunda Ali Sami Yen Stadyumuna bağlanan üst geçitten stada doğru inilen TEM Otoyolu kenarı üst geçit, merdivenler ve çevresinde görevli iken sabahın erken saatlerinden akşam geç saatlere kadar görev ifası, derbi maçtaki yoğunluk ve olay yerindeki kalabalık gibi nedenlerle oluşan yorgunluk ve ani denge kaybı sonucu merdivenlerin yanından 4-5 metre yüksekten asfalt zemine düşerek yaralandığı, olayın şaşkınlığı ile arkadaşlarının yardım edip ayağa kaldırdığı ve otobüste dinlendiği ancak olay tutanağı tutulmadığı, sonradan hastaneye sevkedildiği, köprücük kemiği ve göğüs kemiğinden yaralandığı, 10.09.2021 tarihli vazife malullüğü talebinin davalı Kurum tarafından reddedildiği, ancak malul sayılmasına karar verilerek Genel Hizmetler Sınıfına nakledildiği, vazife malulü sayılması gerektiği iddiasıyla vazife malulü olduğunun tespiti ile aksine Kurum işleminin iptaline ve 10.09.2021 tarihinden itibaren parasal haklarının faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı polis memuru olup, 22.10.2017 tarihinde Galatasaray Futbol Klubü ile Fenerbahçe Futbol Klubü arasında oynanacak maçta görevlendirildiği, dosyadaki beyanlarda davacının yığılan taraftarları dağıtmak için uğraştığı sırada 4-5 metre yükseklikten düştüğünü belirttikleri, hastane kayıtlarında yaralanma olayının iş kazası olarak belirtildiği, Kurum tarafından davacının malul olduğuna, emniyet hizmeti sınıfında görev yapamayacağını, genel idare hizmet sınıfında görev yapabileceğinin belirtildiği, somut olayda, davacının güvenlik görevi kapsamında görev yaptığı sırada düşerek yaralandığı, görevin asayişin sağlanması ile ilgili olduğu ve bu görevi ifa ederken yaralandığı, dolayısıyla davanın kabulüne yönelik mahkeme kararının yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir..
...
....
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,''
Danıştay 12. Daire Esas No : 2018/5446 Karar No : 2021/6525 sayılı kararında ;
'' Davacının oğlunun, kalp rahatsızlığı konusunda erken tanı konulamayarak teşhiste gecikme, zamanında uygun tedavi için ilgili hastanelere sevk edilmeme nedeniyle sağlığının kötüye gittiği ve sonunda vefat ettiği, hem önleyici tarama tetkiklerinde hem de hastalık sonrası tedavi sürecinde idarenin hizmetinin gereği gibi işlemediği, askerlik görevinde olması nedeniyle tedavisi ile kendisinin ilgilenmesi mümkün olmayan ve tüm tedavi mesuliyeti idarede olan ilgilinin ölüm olayının gereği gibi işlemeyen hizmet neticesinde gerçekleştiği, bu nedenle ilgilinin ölüm olayının askerlik görevinin sebep ve tesiri ile meydana geldiği sonucuna varıldığı, ölümün askerlik görevi sırasında ve görevinin etkisiyle meydana geldiği anlaşıldığından, davacı hakkında vazife malullüğü hükümlerinin uygulanması gerekirken, aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediğinden, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığından Mahkeme kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay 11. Daire E. 2011/5642 K. 2013/3349 T. 8.4.2013 sayılı kararı ;
Davacının askere alınmadan önce yapılan sağlık muayenesinde "askerliğe elverişli" olduğu yolundaki sağlık kararı ile piyade er olarak askerlik hizmetine başladığı, askerde iken hepatit teşhisi ile tedavi altına alındığı, davalı İdarenin sağlık kurulunca da belirtildiği üzere, halen devam eden rahatsızlığının, askerdeki hastalığının devamı niteliğinde olduğu, Şişli Eftal Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 9/11/2006 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporunda HBV taşıyıcılığına bağlı karaciğer sirozu ve karaciğer transplantasyonu teşhisine dayalı olarak özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybının %100 olduğunun belirtildiği, bu durumda sağlam olarak alındığı anlaşılan davacının, askerlik görevi sırasında rahatsızlanıp, 10/06/2009 tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Raporuna göre askerliğe elverişli olmama durumuna girmesinde ve %100 vücut fonksiyonu kaybına uğramasında askerlik görevinin sebep ve etkisinin bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmamıştır. Öte yandan İdare Mahkemesince davacının askerlik hizmetini yaparken askeri hekimler tarafından tüm askerlere aynı enjektörle aşı yapılması nedeniyle Hepatit B virüsü bulaştığı yönündeki soyut iddiası dışında, bu hususu kanıtlayacak bir bilge ve belge bulunmaması karşısında davacı hakkında vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmaması yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediği belirtilmiş ise de bu hususun tek başına uyuşmazlığın çözümüne dayanak alınamayacağı, zira davalı İdarece de kabul edildiği üzere mevcut hastalığının askerdeki hastalığının devamı niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın çözümü için davacının mevcut hastalığının askerlik görevinin neden ve etkisiyle meydana gelip gelmediği yolunda bir irdeleme yapılması gerektiği, bu bağlamda Hepatit B virüsünün bulaşma yolları ve kuluçka süresi ile hastalığın başlama tarihi dikkate alındığında "sağlam" olarak askere alınan davacının bu hastalığının askerlik hizmetinin neden ve etkisiyle meydana geldiğinin kabulünü gerektirdiğinden, İdare Mahkemesi kararının anılan gerekçesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Av. Emirhan HACIGÜL